Günlük rutinimizin olmazsa olmazı olarak tanımladığımız internet olmasaydı ne yapardık? Nasıl vakit geçirirdik? Herkes hayatında bir kez bile olsa kendine bu soruları mutlaka sormuştur.
Peki internet ortaya ilk çıktığı dönemlerde de insanların tüm işlerini tek tıkla yapabileceği bir altyapıya sahip miydi? Cevabı çok basit, tabii ki hayır. Eğer bu soruya dair zihninizde dolaşan pek çok soru işareti var ise gelin, günümüzde en üst versiyonu web 3.0 olarak adlandırılan bu teknolojinin tarihsel gelişimine hep birlikte göz atalım…
Web Kavramının Doğuşu
We Are Social’ın Digital 2021 Raporuna göre dünyada tam 4.66 milyar internet kullanıcısı bulunuyor. Bu rakamın ise dünya nüfusunun %59’una denk geldiği söylenebilir. Peki ama günümüzde 4.66 milyar kullanıcıya ulaşan web kavramı nasıl ortaya çıkmıştır?
Tarihsel gelişimine baktığımızda hemen her şey gibi web kullanımının da bir ihtiyaçtan doğduğunu görmekteyiz. Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi’nde bilgisayar programcısı olarak çalışan Tim Berners-Lee, merkez bünyesindeki araştırmacıların yerel bilgisayar ağında dökümanları birbirlerine iletmeleri amacıyla ENQUIRE isimli prototip bir sistem geliştiriyor. Sonrasında ise Hiper Metin İşaretleme Dili (HTML) geliştirilip World Wide Web (www) sistemi kurulmuştur.
Dünya’da internetin ilk defa kullanıldığı 1990’lı yıllar, Web 1.0 dönemi olarak adlandırılmıştır. Kablolu internet yapısının hakim olduğu ve HTML alt tabanlı olan siteler tarafından veri akışı sağlanan Web 1.0 devri; kullanıcıların aktif olmadığı, içerik üretemediği ve diğer kullanıcılarla etkileşime giremedikleri, sadece verilen bilgiyi okuyabildikleri bir dönem olmuştur. Yani kullanıcılar internet sitelerini ziyaret edip almak istedikleri bilgiyi edindikten sonra çıkış yapmakta, içerikler ile herhangi bir etkileşimde bulunamamakta idi.
Zaman içerisinde toplumun neredeyse tüm kesimlerinde tüketim davranışlarının değişmesiyle birlikte, Dünya’nın önde gelen teknoloji şirketleri Google, Yahoo, Msn, Amazon, Ebay gibi şirketlerinin de katıldığı bir web konferansında; web dünyasının geleceği hakkında tartışılır iken Web 2.0 kavramı ortaya atılmıştır.
Web 2.0 ile “ziyaretçi” kavramı yerini “kullanıcı” kavramına bırakmıştır. İnternet ortamında kullanıcılar, düşünce ve görüşlerini başkalarıyla paylaşmaya ve bağlantı kurmaya başladığı bir döneme geçiş yapmışlardır.
Kullanıcı ihtiyaçları doğrultusunda günümüzde çok fazla kullanmakta olduğumuz ortak veri paylaşımı esaslı platformlar ortaya çıkarak gelişim göstermeyi sürdürmüştür. Google Maps, Google Docs, Flickr, YouTube, Wikipedia, WordPress, Facebook, Twitter ve Podcast platformları da bu dönemin başlangıcı ile ortaya çıkan ağlardan bazılarıdır.
Her şey olağan seyrinde devam ederken, günümüzdeki insanın bu teknolojiye tamamen adapte olması ile gerçeğin akışını değiştirebilecek kadar bilgi kirliliği, veri ihlalleri ve siber saldırılar yaşanmaya başlamıştır.
Gerçek ve değiştirilemez bilgi anlayışı ile birlikte ise yalnızca bilgisayarların anlayabildiği ve yorumlayabileceği bir sistem olan web 3.0 ile ilgili vizyon arayışlarına başlamış olduk. Finans dünyasındaki kripto paraların hareketlenmesi ve Metaverse gündemi, Web 3.0’ı yeniden gündeme getirmiş oldu.
Web 3.0’ı Diğerlerinden Farklı Kılan Ne Olacak?
Semantik web olarak da adlandırılan Web 3.0, bilinenin aksine günümüzde kullanılmaktadır. Hatta Wolfram Alpha ve Apple’s Siri bu sürümde geliştirilen bir kaç uygulama örneğidir. Bununla birlikte Web 3.0, sadece deneysel aşamada olduğu için tüm ağlara entegre edilebilmiş durumda değildir.
Hala geliştirilmekte olan Web 3.0’ın diğer sürümlerin aksine bilinen bir yaratıcısı da bulunmamaktadır. Genel olarak Etherium, EOS ve TRON gibi blockchain akıllı sözleşme platformları, Web 3.0’ın fikir öncüsü olarak kabul edilmektedir.
Blockchain teknolojisi gibi merkezi olmayan protokoller aracılığıyla çalışacak bu sistemi önceki versiyonlarından farklı kılan en önemli yanlarından biri de, insanlar ve yazılımlar arasında anlamsal ilişkiler kurgulayabilmesidir. Bunun nedeni ise Web 3.0 makinelerinin, veriler üzerinden aktarılan duyguları okuyup hepsini anlamlı verilere dönüştürüyor oluşudur.
Günümüzde tek bir işletim sistemine bağlı çalışan uygulamaların Web 3.0 teknolojileri ile özgürleştirileceği ve cihazlardan bağımsız bir şekilde çalıştırılmasına da yardımcı olacağı düşünülüyor.
Ayrıca Web 2.0’da sıkça yaşanan ve büyük şirketlere büyük finansal zararlar veren sunucu çökmesi benzeri durumların, binlerce bilgisayardan oluşacak merkezi olmayan ağlar sayesinde Web 3.0 evreninde yaşanmayacağı ve Web 3.0’ın daha güvenli bir altyapı sunacağı öngörülmektedir.
Adını sıkça duymaya başladığımız ve Web 3.0 ile aynı teknoloji tabanını paylaşan Metaverse araçlarının da bu geçiş dönemini hızlandıracağı düşünülmektedir.
Bu teknoloji sayesinde, planlandığı gibi merkeziyetsiz bir evrene geçiş yapabilecek miyiz? Yapay zeka ve makine öğrenimi düşünüldüğü gibi insanı en iyi ve en doğru olan sonuçlarla eşleştirerek zaman kayıplarının önüne geçebilecek mi?
Tüm bu soruların yanıtını ise hep birlikte yaşayıp göreceğiz…
İlginizi çekebilir:
Kodlama Bilmeden Web Sitesi Kurabileceğiniz 5 Uygulama
NFT Nedir? Markaların NFT Projelerini İnceliyoruz